Cerrahın mümkün olan minimum kesi ile cerrahi ameliyatların yapılmasına imkan sağlıyor. Bu sistem, üç boyutlu görüntü teknolojisi ile hareket kabiliyetinin haricinde, bir de hassasiyet özelikleri ile tanınıyor.
Da Vinci Robotik Cerrahi Sistemi’nin 3 farklı bölümü vardır. Bunlar; 3 boyutlu kamera, cerrahi enstrümanlar ve cerrahi konsol.
da Vinci robotik cerrahi sistemi, her bir göze tek tek görüntü taşıyan, yüksek çözünürlüklü 2 tane kameraya sahiptir. Böylelikle cerrah, tıpkı gözlerimizde ki gibi, konsolda derinlik hissi olan 3 boyutlu görüntü altında gerekli olan cerrahi operasyonunu gerçekleştiriyor. Aynı zamanda, bu kameralar ile yapılan operasyonun alanı 10 ile 12 kat civarında daha da büyütülmektedir.
Robotik cerrahi sisteminin kollarında yer alan enstrümanlar, 7 kademeli özgür hareket etme işlevine sahip olan küçük aletler şeklinde ifade edilir. Bu aletlerin uç kısımları ‘endowrist’ olarak ifade edilen bir sistem sayesinde, kendi çevresinin etrafında 540 derece dönebiliyor (el bileğinizin kendi etrafında ortalama 2 kere döndüğünü hayal edin) ve insan elinin bilek hareketlerini bire bir taklit edebiliyor. Bu aletler sayesinde, çok dar ve derin bölgelerde uygulanacak olan cerrahi müdahaleler için büyük acantajlar sağlanıyor. Robotik cerrahi sistemi “tremor scaling” fonksiyonu ile cerrahın operasyon anında oluşabilecek olası el titremesini hiçbir şekilde aletlere transfer etmiyor. Aynı zamanda bu aletler, cerrahın kontrolü dışında da çalışma gerçekleştirmiyor.
Cerrahi konsolda, cerrah rahat bir şekilde oturarak, ameliyat sahasının 3 boyutlu görüntüsünü görüp, robotik enstrumanları kontrol altına alabilmektedir. Bu sistem sayesinde, açık ve laparoskopik operasyonların aksine cerrah oturur pozisyonda operasyonunu gerçekleştirmektedir. Bu sayede, cerrah yorulmadan çok uzun süren operasyonları dahi, rahatlıkla yapabilmektedir.
Robotik cerrahi farklı branşların hepsinde laparoskopi ile yapılabilen bütün cerrahi işlemleri yapabilmektedir. Bu sayede halkımızın kapalı ameliyat diye ifade ettiği bütün operasyonlar, robotik cerrahi sistemi ile yapılabilmektedir. Bunların içerisinde genel olarak prostat ameliyatlarından kalp damar ameliyatlarına, safra kesesi ameliyatlarından kadın hastalıkları ameliyatlarına kadar geniş bir yelpaze sıralanabilir. “Minimal invazif cerrahi” olarak adlandırılan ve çağımızın yeni cerrahi akımı olan uygulamaların tamamında istenilen şey, hastanın sağlığı açısından ihtiyaç duyulan cerrahiyi, çevre dokulara minimum seviyede zarar vererek ve mümkün mertebede organları koruyan bir yaklaşım ile uygulamaktır. Bu hasta için bir avantaj olduğu gibi, cerrahinin başarısı ve yan etkilerinin az olması bakımından da önem taşımaktadır.
Ameliyat sırasında cerrahlar genel olarak ayakta durular ve bu da uzun süren cerrahi operasyonlarda yorgunluk sebebinden dolayo ayakta durmayı zorlaştırabilir. Robotik cerrahi sisteminde, cerrah ameliyatı oturur pozisyonda karşısında bulunan konsol tarafından yönetir. Bu sırada fiziksel yorgunluk ile alakalı olarak stres azalırken, cerrahın konsantrasyonu da artıyor.
Robotik cerrahi sisteminde yapılacak olan kesilerin küçük olması ve en ufak damarın bile 3 boyutlu görüntü ile büyütülmesi sayesinde, kan kaybını büyük bir oranda azalıyor. Bir takım operasyonlarda kan nakline gereksinim duyulmadığı dahi görülebiliyor. Birkaç santimlik kesiler ile yapılan cerrahi operasyonda, ameliyatın ardından yaşanabilecek ağrılar da minimalize ediliyor.
Robotik cerrahi sistemi ile gerçekleştirilen ameliyatların sağladığı olanaklardan bir diğeri de, hastaların hastanede kalma ve günlük hayata geçiş süreçlerinin kısalmasıdır. Böylelikle robotik cerrahi sistemi uygulanmasının ardından, kemoterapi veya radyoterapi gereken hastalarda, bu tedavilere daha erken başlama olanağı sağlıyor.
Obezite hastalarında yağlı dokunun fazla olması, ameliyatları biraz daha zor hale getirebiliyor. Robotik cerrahi sistemi; ürolojiden kardiyolojiye, jinekolojiden genel cerrahiye tıbbın birçok alanında yaygın bir şekilde kullanılıyor. Morbid obez hastalarda dahi, birçok farklı operasyon kolaylıkla yapılabilmektedir.