Artık günümüzde kapalı ameliyatların hepsinde robotik cerrahi kullanılmaktadır. Kalp damar hastalıkları, prostat ameliyatı, safra kesesi ve kadın hastalıkları ilgili ameliyatlara kadar oldukça çeşitli ameliyatlarda uygulanan bir yöntemdir. Robotik cerrahi insan bileği gibi bir yapıdır. Her yöne dönebilir ve ameliyatlarda güvenle uygulanır. El titremesi sonucu ortaya çıkabilecek tüm problemler bu sayede ortadan kalkar. Gelişen teknoloji ile hasta memnuniyeti de artar. Devlet hastaneleri ve özel hastanelerde operasyonlarda tercih edilmektedir. Güvenle uygulanan kesiler ile kanama az olur ve estetik bozulmaz.
Son 20 sene içerisinde cerrahi alanında oldukça ciddi gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelerin en önemlilerinden biri de ‘laparoskopik cerrahi’ oldu. Geçmişte bir ameliyatı yapabilmenin tek yolu ameliyat yapılacak olan bölgeye uygulanan büyük kesilerdi. Bunun için hastanın karın, göğüs ya da diğer vücut bölgelerinden planlanan işleme göre uzunluğu 40-50 cm‘ye kadar ulaşabilen kesiler açmak gerekebilirdi. Halbuki laparoskopi, cerrahi alanında adeta yeni bir çağı başlattı. Daha çok kapalı ya da kansız ameliyat olarak geçen laparoskopik ameliyatlar, çapları yalnızca 0.5-1.5 cm arasında farklılık gösteren 3-5 borucuk ile uygulanmaya başlandı. İlk defa 1987 senesinde safra kesesi hastalıkları için yapılan bu yöntem geleneksel cerrahiye nazaran çok büyük ve önemli imkanlar sağladı. Bugün fıtık, yemek borusu, mide, safra kesesi, karaciğer, pankreas, apandisit, ince bağırsak ve kalın bağırsağın birçok hastalığının yanı sıra böbrek, prostat ve mesane hastalıkları da laparoskopik yöntemle tedavi edebilmek mümkündür.
Laparoskopi de kendi içinde gelişimini sürdürdü ve son on sene içinde teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak tek port cerrahisi (SPS- ameliyatın tek borucuk kullanılarak çoğunlukla göbek deliği ile yapılması), doğal açıklık cerrahisi (NOTES – operasyonun ağız, vajina, mesane, kalın bağırsak ile endoskop aracılığı ile yapılması) ve robotik cerrahi hızla gelişti. Laparoskopide yeni bir çağ başlatmıştır, robotik sistemler. 1997 senesinde ilk robotik kolesistektomi (safra kesesi ameliyatı) uygulandıktan sonra, ürolojik, jinekolojik ve kardiyavasküler cerrahide oldukça popülerite kazandı. Misal vermek gerekirse Amerika Bileşik Devletleri’nde 2009 yılında gerçekleşen prostat ameliyatlarının yüzde 80’i da Vinci robotuyla uygulandı.
Kişinin karın boşluğunu küçük kesilerden giren bir kamera ile ve birçok cerrahi alt çubuğu ile karnında küçük bir yara meydana gelir.
Doktor, ameliyat yaptığı alanın yakından, 3 boyutlu ve en ince detayına girerek görebilmesi küçük sinir ve damarları ayırt edebilmesi ve korumasını sağlar.
Operasyon sırasında doktorun eli gibi çalışan robot ile operasyon kusursuz bir şekilde tamamlanır.
Robotik cerrahi farklı branşların tümüyle laparoskopiyle uygulanabilen bütün cerrahi işlemleri gerçekleştirebilmektedir. Bu sebeple toplumumuz kapalı ameliyat şeklinde bildiği tüm operasyonlar robotik cerrahi ile uygulanabilmektedir. Bunlar içerisinde genel olarak prostat operasyonlarından, kalp damar operasyonlarına, safra kesesi ameliyatlarından, kadın hastalıkları ameliyatlarına kadar geniş bir yelpaze uygulanır. “Minimal invazif cerrahi” olarak adlandırlan ve çağımızın yeni cerrahi akımı olan operasyonların tümünde amaç, hastanın sağlığı için gerekli olan cerrahiyi komşu dokulara minimum zarar vererek ve mümkün olduğunca organları koruyan bir prosedürdür. Bu hastanın faydasınadır. Ancak cerrahinin başarısı ve yan etkilerinin azalması açısından oldukça önemlidir.
Hastanın karın boşluğunu küçük kesilerden giren bir kamera ve birkaç cerrahi alet çubuğu ile hastanın karnında büyük bir operasyon yarası oluşmamakta, operasyon ardından iyileşme ve normal yaşama dönme daha hızlı ve kolay gerçekleşir.
Üç boyutlu görüntü
Robotik cerrahi yöntemi sayesinde elde edilen net görüntüler ilgili bölgeye uygulanacak müdahalenin etkin bir şekilde sağlanmasına imkan tanıyor. Üç boyutlu görüntü sayesinde uygulanan robotik cerrahi operasyonunda doktor derinlik hissi ile çalışmaktadır. Kamera cerrahın kontrolündedir bu sebeple de derin ve dar bölgelerdeki anatomik yapılara dair büyültülmüş, net görüntüler sağlanabilmekedir. Bu şekilde ameliyat sırasında meydana gelebilecek yaralanmalar minimuma indirilebiliyor.
Robotik cerrahinin kollarının ucundaki aletler insan bileğine benzer bir biçimdedir. Her yöne 180 derece dönebilir. Bu aletler bu özelliğinin yanında insan bileğinin hareket yetisinin olduça ilerisinde bükülebildiği gibi 540 derece de döndürülebiliyor. Bu sayede vücudun birçok yerine erişebilip kritik cerrahi müdahalelerde kesme, tutma, dikiş atma gibi önemli kolaylıklara imkan tanıyor.
İnsan eli fizyolojik olarak az ya da çok titrer. Fakat robotik cerrahinin kollarındaki hassas hareket yetisi bu titremenin oluşmasını engeller. Bu şekilde de riskli bölgelerde uygulanacak olan müdahalelerde insan eline bağlı yapılabilece hatalar da maksimum şekilde azaltılabiliyor.
Ameliyat sırasında doktorlar ayakta durur. Bu süre çok uzun sürdüğü için de aşırı yorgunluk meydana gelir. Bu sebeple cerrahi müdahale güçleşir.
Operasyon sırasında doktor oturur ve karşısındaki konsoldan operasyonu yönetir. Bu sayede fiziksel yorgunluğa bağlı stres azalır ve doktorun konsantrasyonu da artar.
Hızlı ve güvenli şekilde operasyonun gerçekleşmesini sağlar ve doktora olan güvenin artmasına sebep olur. Tercih edilen doktorlar içerisinde girerek deneyimi de artmış olur.
Robotik cerrahiyle uygulanan operasyonların sağladığı imkânlardan biri de hastaların hastanede kalma ve günlük hayata geçiş sürelerinin oldukça kısa olmasıdır. Bu şekilde robotik cerrahi sistemi ardında kemoterapi ya da radyoterapi gereken hastalarda bu tedavilere daha erken başlama şansı yakalanır.
Obezite hastalarında yağlı doku çok fazladır bu da ameliyatın gerçekleşmesini zorlaştırır. Robotik cerrahi sistemi; ürolojiden kardiyolojiye, jinekolojiden genel cerrahiye tıbbın pek çok alanında oldukça yaygın bir kullanım alanına sahiptir. Morbid obezite hastalarında dahi pek çok farklı cerrahi müdahaleler rahatlıkla gerçekleşebilmektedir.
Robotik cerrahi sistemlerinin en yaygın biçimde uygulandığı alanların başında üroloji gelmektedir. Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde, özellikle radikal prostatektomi yani, prostatın çıkarılması müdahalesi başta olmak üzere pek çok ürolojik ameliyat için cerrahlar da Vinci’yi kullanmaktadır.
Ürolojide da Vinci ile Uygulanan Ameliyatlar:
Hayat alışkanlıklarını değiştirmenin ve diğer tedavi teknilerinin yetersiz olduğu durumlarda, kardiyovasküler cerrahi tekniklerinden faydalanmak mümkündür.
Robotik cerrahinin en fazla ve en yaygın olarak uygulandığı alanların başında kardiyovasküler cerrahi gelmektedir, bu alanda uzun zamandır oldukça başarılı ameliyatlar uygulanır. Bu ameliyatlar arasında en fazla uygulananları ise;
Robotik cerrahi sistemlerinin sıkça kullanıldığı branşlardan birisi de genel cerrahidir. Tüm diğer branşlarda olduğu gibi, robotik cerrahi sistemleri hem doktorlara hem de hastalara gerekli imkanları sağlamak için yeterlidir.
Robotik cerrahi sistemi obezite hastalarına uygulanan cerrahi müdahalenin daha güvenli ve daha kolay geçmesini sağlamanın yanında hastaların günlük hayata dönüş sürelerini de azaltır. Çünkü obezite hastalarındaki geniş ve kalın yağ tabakası cerrahın müdahale imkânını sınırlandırır ve istenilen müdahalenin yapılmasını da zorlaştırır.
da Vinci ile uygulanan obezite operasyonları içerisinde ilk sırada gastrik by-pass ameliyatları gelmektedir. Bu teknik hem midenin küçültülmesine hem de bağırsakların bir bölümünün devre dışı bırakılması ve alınan besinlerin emiliminin azaltılmasına imkan tanıyor.
Jinekolojik cerrahide; kanser operasyonları, rahmin çıkarılması, büyük çaplı miyomların alınması ve bunun gibi oldukça ciddi müdahaleler, 2005 senesinden beri uygulanan da Vinci ile başarılı şekilde uygulanabilir.
da Vinci’nin, günümüzde başarılı şekilde kullanıldığı alanlar içerisinde kulak-burun-boğaz ve baş-boyun cerrahisi de vardır. TORS (Transoral Robotik Cerrahi) olarak geçen yöntem;
Robot yardımlı cerrahi yöntem ile, operasyonlar hiçbir kesi uygulanmadan doğal giriş yeri olan ağız yoluyla yapılabilmektedir. Açık cerrahiye oranla hastalarda çok daha az travma yaratan robotik cerrahi yöntemi, cerrahlara da, sunduğu büyütülmüş ve yüksek çözünürlüklü görüntü ile hareket yetileri fazla olan enstrümanları ile, pek çok sinirin ve damarın olduğu bu hassas ve dar bölgede daha güvenli bir çalışma imkanı sağlar.
da Vinci ile uygulanan KBB operasyonlarında işlemler, diğer cerrahi branşlarında olduğu gibi 4 kolla değil, 2 ince kol ve bir kamera yardımıyla uygulanmaktadır.