Meme kanseri diğer kanserlerde olduğu gibi erken teşhis ve tedavisi sayesinde başarıyla sonuçlanır.
Özellikle 40’lı yaşlara doğru riskleri artar. Meme bezi, meme başı ve çevresinde yer alan 15- 20 lobdan meydana gelir. Lobüller birbirlerine süt kanalları ile bağlıdır. Süt kanalları meme başına doğru birleşirler. Meme başının etrafındaki koyu renkli alana ise areola adı verilir. Meme bezi, çeşitli hormonların etkisi altında gelişimini tamamlar. Başlıca hormonlar ise östrojen ve progesterondur. Salgılanan hormonların etkisi ile süt kanalları ve lobüller büyür ve gelişir. Memenin yapısından kaynaklanan işlev bozukluklarına göre türlü meme kanserleri vardır.
Meme kanseri, lobülleri ya da süt kanallarını oluşturan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile gelişir. Süt kanallarından kaynaklanan kansere duktal karsinom, lobüllerden kaynaklanan tipe ise lobüler karsinom denir. Memenin sıcak, kırmızı ve büyük olduğu kanser türüne ise inflamatuar kanser denir. İnflamatuar kanser daha nadir görülür. Memenin lenf damarlarında tıkanıklığa neden olduğundan memede ödem oluşur ve büyür. İnflamatuar kanser çok hızlı yayılır ve en tehlikeli olanıdır.
Meme kanserlerinin tedavisi tıbbi cerrah gerektirir. Özellikle her kadın bu riskle karşı karşıya kaldığı için düzenli kontrollerini yapması ve kendine dikkat etmesi gerekir.
Doktor muayenesini yaptıktan sonra memede kitle veya herhangi bir şüpheli durum fark ederse bir mamografi ister. Mamografi memenin X ışını verilerek filminin çekilmesi işlemidir.
Elle fark edilmeyecek kadar küçük kitleleri gösterebilir. Genellikle mamografide şüpheli bulgu varsa meme ultrasonografisi de yapılır. Ultrasonografi doktorun tespit edilen kitlenin içinde sıvı olup olmadığını anlamasını sağlar. Eğer içinde sıvı olan bir kitle varsa buna kist denir, kistin içinden enjektörle örnek alınarak mikroskop altında incelenir. Memede kist olmadığı anlaşılan kitle tespit edildiğinde doktorunuz bir iğne ile girerek bu kitleden parça almak ister. Bu işleme biyopsi denir, bazen bir iğne ile bir parça meme dokusunu enjektör içine çekerek bazen de özel bir iğne ile memedeki kitleden küçük bir parça koparılarak yapılabilir. Her iki işlem için de genel anesteziye ihtiyaç yoktur.
Meme kanserinin tedavisi ve iyileşme şansı hastalığın ne kadar ilerlemiş olduğu yani evresi ile alakalıdır. Meme kanseri biyopsi ile teşhis edildikten sonra hastaların çoğunda ameliyatla kanserin çıkarılması gerekir. Bu ameliyatla aynı zamanda kanserin olduğu taraftaki koltuk altı bezleri de alınır. Ameliyatla alınan tümör ve lenf bezleri mikroskop altında incelenerek rapor hazırlanır. Bu yazdıkları rapora patoloji raporu denir. Alınan kanserli dokuda östrojen ve progesteron reseptörlerini tayin etmek gereklidir, çünkü bu test hastanın hormon tedavisinden faydalanıp faydalanamayacağını gösterir. Patoloji raporunda yazılan tümöre ait özellikler, tümörün boyutu, kanser hücrelerinin görünümü, lenf bezlerinin kanser hücreleri tarafından tutulup tutulmadığı, östrojen ve progesteron reseptörlerinin varlığı gibi pek çok önemli özellikleri barındırır. Bu rapor tedavi planını belirlemede yol gösterir. Bu özellikler aynı zamanda hastalığın evresini belirler. Medikal onkologlar, genel cerrah ve radyasyon onkologları tarafından oluşturulan bir kurul hastanın patoloji raporundaki özelliklerini, yaşını, menopoza girip girmediğini ve genel durumunu göz önüne alarak ameliyat sonrasında ek tedaviye gerek olup olmadığına, olacaksa hangi tedavinin verilmesi gerektiğine karar verir.
Meme kanseri tedavisi kendi kendine tedavi etmesi mümkün değildir. Muhakkak cerrahi operasyon gerektirir.
Meme kanseri riskini attıran faktörler
Meme kanseri riskini azaltan faktörler
Kendi kendinizi muayene edebilirsiniz!
20 yaşın üstünde bayanların, özelikle banyoda sabunlu iken, memelerini ve koltuk altı bölgelerini kendi elleriyle her ay muayene edip, değişiklik olup olmadığını anlayabilirler. Ayrıca ayna karşısında da iki memede daha önceden olmayan bir görüntü var mı diye kontrol ederek kendilerini muayene edebilirler. Kendi kendine meme muayenesinin nasıl yapılacağı ayrıntılı bir şekilde ilgili doktorlardan öğrenilebilirsiniz.
20 ile 40 yaş arasındaki kadınlara her 3 yılda bir, 40 yaş ve üstündekilere ise her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılmalıdır. 50 yaş sonrasında her kadın her yıl bir mamografi çektirmelidir. Ailesinde meme kanseri olup, meme kanseri gelişmesi için riskli grupta olan kadınların ise 40 yaşından sonra yıllık mamografi çektirmeleri önerilir. Böylelikle henüz hastada hiç bir şikâyete yol açmadan çok erken evrelerde meme kanserini yakalama olasılığı artar. Bu yüzden tüm bunlara çok dikkat etmelisiniz. Erken evre meme kanseri tedavi ile iyileştirilebilir bir hastalıktır.