Rahim ağzı kanseri dünya geneli üzerinde yapılan araştırmalara göre meme kanserinden sonra en fazla görülen kanser çeşitlerinden biri olmaktadır. Tüm hastalıklarda olduğu gibi rahim ağzı kanserinin de erken teşhisi hayat kurtarmaktadır. Genellikle rahim ağzı kanserinin erken teşhisi PAP testleri ile mümkün olabilmektedir. Özellikle belirtilere dikkat edilmesi, teşhisin geç konulmasını ve riskini azaltmaktadır. Oldukça tehlikeli sonuçlara yol açan bu kanser türünün, erken teşhisi ile yapılan tedavi sayesinde başarı şansı çok daha yüksek olmaktadır.
Dünya genelinde düzenli PAP testleri olmayan toplumlarda, rahim ağzı kanserinin ölüm tehlikesi riski arttırmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bile bu risk çoğu kadının hayatını tehdit etmektedir. İlk başlarda ciddi bir belirti göstermediği için, fark edildiğinde kanser çoktan ilerlemiş düzeyde oluyor. Bu nedenle de din, dil, ırk gözetmeksizin her kadını tehdit eden hastalıkların başında gelmektedir.
Rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için yapılması gereken en önemli şey, kadınların bu kanser hakkında bilinçlenmesidir. Düzenli olarak jinekolojik taramalarının yapılması gerekir. Özellikle her kadının cinsel ilişkiye bulunmaya başladıktan sonra PAP testine tabii tutulmalıdır. Bu test her yıl, sıvı bazlı testler ise 2 yılda bir yaptırılmalıdır. 30 yaşından sonra birbirini takip eden son 3 PAP testinde hiçbir sorun çıkmayan kadınlar, her 2-3 yılda bir normal PAP test veya sıvı bazlı PAP testini yaptırmaya devam etmeleri gerekmektedir.
HIV enfeksiyonu, organ transplantasyonu, kemoterapi ve kronik steroid kullanımı gibi etkenlerden dolayı bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde ise, PAP testi her sene düzenli bir şekilde mutlaka yapılmalıdır. 30 yaşını geçiren her kadın için bu iki testin yanında, HPV ve DNA testinin de eşlik etmesi gerekir.
Rahim ağzı kanserinin oluşmasına neden olan HPV virüsünün 100’den fazla çeşidi bulunmaktadır. Günümüzde rahim ağzı kanserine neden olan 2 tipine karşı koruyucu aşılar bulunmaktadır. Bu aşılar rahim ağzı kanserine yol açan HPV 16 ve HPV 18 virüslerine karşı koruma sağlayabilmektedir. Ancak bu iki virüs, rahim ağzı kanserinin oluşmasında %70 oranında etki etmektedir. Aşı hakkında kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, araştırılmalar devam etmektedir. Eğer serviks kanseri ya da serviksin prekanseröz hastalıkları harici bir nedenden dolayı, total histerektomi adı verilen rahmin serviks ile beraber tamamen çıkarılması operasyonu geçirilmiş ise PAP testinin yapılmasına gerek yoktur. Ama rahim çıkarılmış serviks çıkarılmamış ise PAP testinin yaptırılmasına devam edilmelidir.
PAP testinin yaptırmadan önce:
Rahim ağzı kanseri genellikle 40 ila 50 yaşları arasında görülen bir hastalıktır. Ancak bu yaşlardan daha erken veya daha geç yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir. Cinsel yollarla bulaşan HPV virüsünün taşımacılığı arttığı için, rahim ağzı kanserinin daha erken yaşlarda görülme oranı da artmıştır.
Kanserin erken dönemlerinde genellikle herhangi bir belirtiye rastlanılmaz. Servikal smear testi ve rahim ağzının kolposkop adı verilen bir alet aracılığıyla incelenmesi ile rahim ağzı kanserine çok erken dönemlerde teşhis edilmesine olanak tanımaktadır. Kanserin bir sonraki ilerleme aşamasında ise, cinsel ilişkinin ardından lekelenme ya da kanama, kötü kokulu koyu renkli akıntının oluşması, rahim ağzı kanserinin belirtilerindendir. Fakat rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için kadınların her yıl bir kere smear testi yaptırmaları gerekir.
Rahim ağzı kanserinin risk grupları:
Rahim ağzı kanserinin oluşmasından önce, etkili hücreler 5-10 yıl gibi bir sürenin ardından kansere dönüşmektedirler. Bu nedenle smear testinin önemini vurgulamak gerekmektedir. Smear testi sayesinde rahim ağzı kanserinin yol açtığı ölümler % 40′lık bir oranda azalma göstermiştir. Rahim ağzı kanseri teşhisi koyulan kadınların % 50′lik bir kısmı hayatında hiç smear testi yaptırmamış kadınlardan oluşmaktadır. Smear testinin yılda bir defa yapılması tıp otoriteleri tarafından kesinlikle önerilmektedir. Ardı ardına üç yıl yapılan smear testlerinin temiz çıkması, kadındaki kanser riskinin az olduğu gösterir. Bu nedenle testler daha az bir sıklıkla uygulanabilir.